23 Mart 2014 Pazar

Yüksek Hızlı Tren'in İlk Günleri


[28.04.2009]

    O zamanlar öss sınavına girecek bir liseliydim. Demiryollarına gönül vermiş birisi olarak İstanbul-Ankara hızlı tren hattının işletmeye açılan Eskişehir-Ankara kısmını ve bu yolculuğu deneyimlemek gerekliydi. Uzun zamanlar inşaatını sabırla beklemiştik, her demiryolu projesinde olduğu gibi yüksek hızlı tren de planlanan takviminden epey sonra açılmıştı.
   
     İlk test sürüşleri Nisan 2007 yılında başlamıştı. Daha sonra bir seçim arefesinde 13 Mart 2009 tarihinde ilk defa yolcu taşımacılığı başladı. Hızlı tren teknolojisine sahip Avrupa'da 6. Dünya'da ise 8. ülke olduk.

     Biletimi internetten  almıştım. O günlerde promosyon vardı ve bilet sadece 5tl idi. Çok zor yer bulunuyordu.Neredeyse 10 gün sıra bekledik.

                               

      Bu bilet koleksiyonumun en değerli üyesi oldu. Ve her biletime mutlaka hangi lokomotif veya tren seti bizi taşımışsa onu kayıt ederim. Nitekim HT 65 002 numaralı set ile yolculuk etmişim. Bu Türkiye'ye gelen ikinci hızlı tren seti oluyor.

      24 Saatte 1000km yolculuk edeceğim. Önce karayolu ile Aksaray'dan Ankaraya; oradan da  hızlı tren ile Eskişehir'e geçeceğim. Eskişehir'den Ankara'ya dönüş ise meşhur doğu ekspresi ile olacak. Bu trenle yolumuz ne kadar da çok kesişmiş. Kırmızı şerit gün içerisinde yapacağım yolculuğu gösteriyor.

                                        

   Bir kamyon yolcuğu ile Ankaraya gidiyorum. Gün doğuyor...
                                     
                                        

    Ankara'da iner inmez koşarak gara geçtim. Sabah tren trafiğini kaçırmak istemiyorum. İstanbul, İzmir ve Adana'dan başkente sabah trenler gelirdi.  Öğle saati sessizleşen tren garı akşam yine hareketlenirdi.


    Bizi Eskişehir'e götürecek olan hızlı tren seti. Bu setler İspanyol CAF yapımı. Pek konforlu ve kaliteli sayılmazlar. Reno Clio ayarında yani ancak ben seviyorum. 55 Business class, 354 ekonomi ve 2 adet engelli koltuğu olmak üzere toplam 411 yolcu kapasitelidir.

                            

    O dönem hızlı trenin boarding işlemi biraz amatörceydi. Tren içerisinde bilet kontrolü de yapılmıyordu. Daha sonraki yıl sistemin açığını fark edecek ve kaçak olarak yolculuk edecektim.

                               

                5.Vagon'un kapı ayrıntısı. Girişte bagajlarınızı koymanız için bir boşluk ve wc bulunuyor.
                             

Kapı açma ve kapama düğmeleri. Denedim ama seyir halindeyken kapılar açılmıyor.

                            

                             Ekonomi sınıfı  vagon ve yerimi bulmaya çalışan ben.


O dönem hostesler yolculuk başlayınca kulaklık hediye ediyorlardı. Radyo dinlenebiliyor veya film oynatılıyorsa onu izleyebiliyordunuz.

                            

                                                                   Engelli yolcu bölümü.

                           

                                                         Hızlı tren'in kafeterya bölümü.

                           

Sefer başlamadan kısa bir süre önce makinist ile sohbet edip hatıra fotoğrafı çektiriyorum. Flash ışığına olan alerjim sebebiyle gözlerim yine kapanmış.

                           

Daha sonra yolculuk başlıyor. Hızlı tren hattı seçimler sebebiyle tam olarak tamamlanmadan açılmıştı. Ankara'dan Sincan ve sonrasında Esenkent'e kadar geleneksel demiryolundan normal trenlerle aynı hızda saatte 120 km/h ile seyir edilecekti. Esenkent'ten sonra hızlı tren kendi yoluna ve kendi hızına geçiyordu. Eskişehir'e yaklaşırken yine geleneksel demiryoluna geçiş yapılacaktı.

                             

250 km/h ile giderken manzarayı izlemek çok keyifli oluyordu.En sağdaki hat geleneksel (konvansiyonel) demiryolu hattı.

                             

Vagon içerisinde tepede tren hızını ve lokasyonu gösteren monitörler bulunuyor. Daha sonra burada film gösterildiği de oldu. Yolculuk devam ederken tekrar tren kokpitine misafir oluyoruz. Dışarıdaki her şey su gibi  hızla akıp geçiyor.

                            

Ve 1 saat 28 dk'nın ardından Eskişehir'e geldik. İnşaat halindeki bölümlerin de tamamlanmasıyla günümüzde bu süre 1 saat 15 dakikaya düştü. Eskişehir tarafındaki çalışmalar yıllar geçmesine rağmen henüz bitmedi, tamamlandığında ise yolculuk süresi 1 saat 5 dakika'ya düşecek.

                             

Pek çok sinek ve böceğe çarpmışız. Kanlara bakılırsa iki adet de kuş telef olmuş. O zamanlar kuşların bir an önce coğrafya'ya uyum sağlamalarını diliyordum. Günümüzde kuş çarpmaları oldukça azalmış.

                                            

                                                                Hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.

                                              

Tarihi Eskişehir tren garı. Buram buram tarih ve edebiyat kokan bu istasyon 2-3 yıl öncesine kadar yurda vaktinde giremeyen evsiz kızlı-erkekli gruplara evsahipliği yapardı. Güzel tanışmalara ve muhabbetlere vesile olmuştu benim için. Günümüzde pek çok tren iptal edilip, eskişehir gar sahasındaki çalışmalar da bitmek bilmeyince şuan böyle bir ortam bulmanız mümkün değil.

                                 


Doğu ekspresi ile tekrar Ankara'ya dönmek için Selim abi ile birlikte bilet alıyoruz. Öğrenci sanırım 4,75 tl idi.

                                       
                       
                                                               Doğu Ekspresini beklerken
   

                       


                                                     Ankara'ya normal trenle dönüyoruz.

                                       


 Gerçek tren keyfi kesinlikle geleneksel trende ortaya çıkıyor ancak hızlı tren de mutlaka binilmesi gereken bir araç, denemenizi tavsiye ediyorum. Bilet fiyatları da çok uygun.

Eskişehir-Ankara kesimi İstanbul-Ankara yüksek hızlı tren hattı projesi'nin birinci etabıydı. Diğer etap olan İstanbul-Eskişehir kesimi henüz tamamlanamadı. Kamulaştırma sorunları, marmaray projesi ve bilecik bölgesindeki zorlu arazi şartları sebebiyle proje oldukça gecikti. Merak ve heyecanla çalışmaları takip ediyorum. Bu yaz sanırım İstanbul'da hızlı trene kavuşacak ve en önemlisi 2 yıldır kapalı olan İstanbul demiryolu tekrar açılacak.

15 Mart 2014 Cumartesi

Doğu Ekspresi Kokpiti

       2011 Yılı

      Doğu Ekspresi'nin Doğu Ekspresi olduğu zamanlardan kalan bir hikaye.
   
      Trenin İstanbul Haydarpaşa kalkışlı son günleri. Ben de İstanbul tatilimi bitirdim. Aksaray'a dönüyorum. Başkent Ekspresi iptal olduktan sonra İstanbul ile Ankara arasını tamamen güneş batmadan geçebileceğiniz tek tren Doğu Ekspresi kalmıştı. Ben de ona bilet aldım.

    Yolculuk Bilecik'in Bozüyük ilçesine kadar sürecek. Orada kıymetli dostlarım ile buluşup araba ile Aksaray'a geçeceğiz.  Pendik - Bozüyük arası 239km.



                                     ( Fotoğrafları büyütmek için üzerine tıklayabilirsiniz. )

Pendik İstasyonunda bekliyorum. Konya'dan gelen Meram Ekspresi istasyona giriş yapıyor.

                           

Ve Doğu Ekspresi göründü. Düdük çalarak istasyona yaklaşıyor.

                           

Tren biraz daha yaklaştığında kumanda kabininde makinistler  İlhami ve Recep abileri  gördüm. İlhami abiyle ilk tanışmamız 2009 yılında ankara  behiç bey tesislerinde olmuştu. O günden beri muhabbetimiz kesilmedi. Kişiliği, babacan tavrı ve sohbeti ile tanımaktan büyük keyif aldığım değerli bir ağabeyimdi. Recep abi de bir o kadar iyi , kültürlü ve ağırbaşlı bir insandı.  Tren geçerken selamlaştık.

                          

Tren durduğunda İlhami abi kapıyı açıp beni çağırıyordu ancak yanımdaki büyük valiz sebebiyle ona zahmet vermek istemedim. Önce bavulumu 3. vagona yerleştirip tren bir sonraki istasyon olan Gebze'de durduğunda lokomotife geçecektim. Telefonla arayıp durumu bildirdim.

                         

               Gebze istasyonunda  vagondan lokomotif kabinine transfer oluyorum. Bu istasyon da pek çoğu gibi tamamen yıkılıp yeniden yapıldı. Bu fotoğraflar ileride güzel bir arşiv olacak. Sağ tarafta peronda duran e14000 tipi elektrikli bir banliyö dizisi park halinde. Burası Haydarpaşa - Gebze banliyösünün başlangıç istasyonu. İstanbul için bu hat hayati bir öneme sahip.



Lokomotif ortamı harika. Makinist olmayı çok istedim. Kısmet değilmiş. Lokomotifte demlenen çayın tadı da bir başka güzel oluyor. Gazete parçası  kadrajı biraz bozsa da çay bardaklarının kaymasına mani olduğundan  dolayı oldukça önemli.

                           

                   De 22 000 tipi dizel lokomotifin temin ettiği bir yük treni anavan (ters) olarak  istanbula doğru gidiyor.


                         
                       İzmit İstasyonu'nun girişi. Sağ tarafta marmaray projesi tamamlandığında çalışacak tren setleri göze çarpıyor. Marmaray projesi çeşitli sebeplerden dolayı geciktiğinden ötürü gelen araçlar derince limanı ve İzmit istasyonunda bekletiliyor. (Günümüzde marmaray'ın bir kısmı açıldı.)
                                                       

İzmit'ten de yolcularımızı aldık. Sıradaki İstasyonumuz olan Sakarya'nın Arifiye istasyonu'na doğru 90km/h süratle ilerliyoruz. Sapanca uzunkum tünelinin girişi.



Lokomotif kendi kendine bir kaç kez  hata verip diskonjüktör çözünce, İlhami abi sorunu kökten çözmek üzere makina dairesine gitti. Dönerken fotoğrafını çektim. Bu tip lokomotiflerde hem lokomotifin elektrik ve hava sistemlerine ulaşmak hemde arka kabine geçmek için bir koridor bulunur. 27.000 wolt elektrik bu odada güce dönüşüyor.



Buradan sonra demiryolu tek hat olduğu için 15 dakika kadar karşıdan gelen Eskişehir Ekspresini bekledik. Rötarların çoğu bu şekilde tren beklemelerinden kaynaklanıyor. Arıza yapan veya yavaş gidip tarifenin gerisine düşen bir  tren hattaki pek çok trenin seyrini etkileyebiliyor. Tren henüz geçişini tamamladığından sinyalimiz hala kırmızı yanıyor.



Tren geçtikten sonra sinyal sarı üstü yeşil yanıyor. Bu bize trenin sinyalden sonra yol değiştireceğini ve sonrasındaki sinyale kadar yolun açık oluğunu bildiriyor. Recep abi gaz kolunu birkaç kademe çektikten sonra cer motorları ve onları soğutan dev fanlar  cayırdayıp treni hakeret ettiriyor.



Demiryolu doğaya sadıktır. Karayolu gibi 10 metre solunu 20 metre sağını talan etmez!



Efsane güzellikteki Doğançay İstasyonu.



Doğançay istasyonunu sonbaharda görmelisiniz, harikadır. Tren buradan hızla geçerken yapraklar uçuşur.




Vezirhan İstasyonunda yolcularımızı aldıktan sonra bir müddet de Kars'tan gelen Doğu Ekspresini bekledik. Bu tren uzun bir yolculuğunun sonuna yaklaşmış. Trenler iptal edilmeden önce saçma gerekçelerle sürekli saatleri değiştirilir, yolcusu kaçırılır. Daha sonra rahatlıkla treni iptal edebilirsiniz, kimse sesini çıkarmaz. Kars yönünden gelen trenin bu saatte buralarda olması çok yanlış. Ya sabah İstanbul'a inmeli ya da akşam.



Osmaneli istasyonuna girerken bir yük treni bizi bekliyor. Biz yan yola geçip yolcularımızı alırken yük treni de yoluna devam edip demiryolunu bize bırakacak.



Yük treni oldukça uzunmuş.



Bir başka İstasyonda Boğaziçi treni bizim geçmemizi bekliyor. Birkaç tren beklememiz neticesinde daha şimdiden 20 dk rötar yaptık.



Bilecik İstasyonuna giriyoruz.




Buradan sonra dik bir demiryolu rampası başlıyor ve marmara ikliminden karasal iklime geçiş yapıyorsunuz. Rampa bittiğinde sizi bozkır karşılıyor. Ankara - İstanbul demiryolunun en kritik noktası burası, pek çok tünel viyadük ve viraja eğim de eklendiğinden personeller bu bölgede çok dikkatli olmak zorunda.



İlhami usta dönüş yolunda iken yardımcı makinist koltuğunda oturuyor.



Yayla istasyonuna girerken sinyal sarı yanıyor. Yani bir sonraki sinyale durabilecekmiş gibi yaklaşacağız. Muhtemel bir tren daha bekleyeceğiz.



Burada kırmızı sinyalde beklerden daha fazla vakit kaybetmemek için İlhami ve Recep abiler öğle yemeklerini aradan çıkarıyorlar.



İstanbula giden Başkent Ekspresi yanımızdan geçiyor. Normalde buluşma yerine giren ilk tren barınma yoluna girer fakat burası rampa yukarı olduğu için demiryolunda biz bekliyoruz. Tecrübeli makinistler istasyondan sonra eğim arttığından dolayı sinyalin biraz gerisinde bekliyorlar. Buradaki küçük payı bırakmasalar tren rampayı yavaş tırmanıp daha fazla rötar yapabilir.



Doğu Ekspresi yolcu trenleri içerisinde oldukça uzun ve ağır bir tren genelde 9 vagon oluşuyor. Ankaradan sonra elektrik hattı olmadığından trene bir jeneratör vagonu ve dizel lokomotif  de ekleniyor.Şuan bulunduğumuz elektrikli lokomotif ise  ankara da kalıyor.

                                      


Karaköy istasyonuna geldik. Burada da sinyalimiz kırmızı yanıyor. Doğu Ekspres trenden ziyade kilometrik bir tren hemen hemen her istasyonda duruyor, çok hızlı gitmiyor. Bizim hareketimizden 2 saat sonra İstanbuldan yola çıkan Başkent ekspresi bizi burada yakalıyor.


                        

       Ve tren önümüze geçiyor. Başkent ekspresi Türkiye'de işleyen en hızlı konvansiyonel trenlerden. Çok az istasyonda duruyor ve pek çok trenin önüne geçiyor. Oldukça konforlu olan bu trenin biletleri diğerlerine göre biraz daha pahalı. Hatta bir dönem tren içerisinde bayan kondüktörler görev yapıyordu.

    Sakarya'da karşıdan gelen treni 15 dakika beklemek gördüğünüz gibi pek çok zincirleme olay ortaya çıkardı. Normalde bu tren bizi eskişehire girmek üzereyken çift hatlı bir bölgede geçecek; bizi ve diğer trenleri bekletmeyecekti. Bu yüzden demiryollarında  tek hat işletmeciliği pek çok probleme gebedir. 


                          

       Ve benim için son istasyona geldik. Burada lokomotiften tekrar vagona geçip eşyalarımı alıp perona iniyorum. İlhami abi o esnada trenden inip inmediğimi kontrol ediyor.



Sonra selamlaşıyoruz ve Doğu Ekspresi yoluna koyuluyor.



İlhami ve Recep abiler beni çok iyi ağırladılar. Sayelerinde zihnimdeki yolculuklar kütüphanesine güzel bir anı daha eklenmiş oldu. Bir kere daha onlara teşekkür ediyorum. Yolları açık olsun...